Kadim zamanda mekanik hareketli heykeller de yapılıyordu. Cinler, Hazreti Süleyman aleyhisselam için, tahtının alt tarafına iki aslan heykeli, üzerinde de kartal heykeli yaptılar. Onlarda öyle bir teknik uyguladılar ki, Hazreti Süleyman aleyhisselam, tahtına çıkmak istediği zaman aslanlar, otomatik olarak ön kollarını yere seriyorlardı; tahtına oturunca da kartallar otomatik olarak kanatlarını açarak ona gölge yapıyorlardı…
Rivayete göre: Hazreti Süleyman aleyhisselamın üzerine bindiği ağaçtan yapılmış çok geniş bir tahtı vardı. Üzerinde 1000 sütun, her bir sütunda insanların ve cinlerin olduğu 1000 de oda vardı. Her sütunun altında 1000 tane şeytan (kâfir cin) bulunuyordu. Bu şeytanlar onu alttan, şiddetli rüzgârın da yardımıyla havaya kaldırıyorlar, sonra yumuşak bir rüzgâr da gelip ordusuyla birlikte Hazreti Süleyman aleyhisselamı ve ordusunu götürüyordu.
Hazreti Süleyman aleyhisselamın ordugâhı, 100 fersahlık (568. 5 KM.) bir alan kaplıyordu. Bu alanın, 25 fersah (142.1 KM.) Cinler için, 25 fersah İnsanlar için, 25;i kuşlar, kalan 25;i de vahşi hayvanlar için tahsis edilmişti.
SIRLI ODA
Hazreti Süleyman aleyhisselam Beytü’l-Makdis’i beyaz? sarı? ve yeşil? Mermerlerden yaptırdı. Direkleri safi billur (kristalden) oluşuyordu. Çatısı, çeşitli mücevherlerden yapılmış idi. Çatısı ve duvarları inci ve diğer mücevherlerden işlenmişti. Alt zemine kıymetli taşlar döşenmişti. O gün yeryüzünde ondan daha kıymetli ve daha parlak bir mescid yoktu. Mescid, karanlıkta dolunayın parlaması gibi parlıyordu. Bu mukaddes binada yapılan hayret verici bir durum da şu idi:
“Onda bir özel oda yapılmış, duvarları yeşil çamurla sıvanmış ve parlatılmıştı. Onun içine takva sahibi Salih bir kimse girdiğinde, ona gölgesi (silüeti) beyaz olarak yansıyordu. Oraya bir günahkâr kötü kimse girince de, gölgesi (silüeti) simsiyah zifiri bir karanlık olarak yansıyordu. Bunun için o dönemde yaşayan insanların çoğu günah işlemekten korkuyordu.
UÇAN ATLAR
Hazreti Süleyman aleyhisselam zamanında atlar sıradan atlar olmayıp, dünya üzerindeki bir denizden çıkıp, yeryüzünde serbest dolaşan KANATLI ATLAR idi. O tarihlerde, bu atlardan binden fazlası yakalanıp, bir kısmı, Suriye’nin Şam şehrine ve bir kısmı da Mardin’in Nusaybin ilçesine götürülmüştü. İşte bu nedenle onların uğruna savaşılacak kadar kıymetli olduğunu anlayıp, Dımaşk (Suriye-Şam) ve Nusaybin halkı ile savaşıp onlardan 1000 at almıştı…
Not: Hazreti Mehdi aleyhisselam zamanında, onun çağrısıyla bu uçan atlar geri gelecekler… Şimdi dünya üzerinde bir yerlerde insanlıktan gizlenmiş vaziyetteler… Gelecek emri bekliyorlar…
Selam ve duayla aziz kardeşlerim…